“AMAÇ MUHALİF GÖRÜŞTEKİLERİ SİNDİRMEK”

Yeniden Refah Partisi Yozgat İl Başkanı Süleyman Adıgözel, son dönemde artan "Cumhurbaşkanına hakaret" davalarına ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Adıgözel, hiç kimsenin bir diğerine hakaret etme hakkına sahip olmadığını belirterek, bu durumun ahlaki olmadığını vurguladı. Adıgözel, Cumhurbaşkanlığı makamına her vatandaşın saygı duyduğunu ancak davaların artış sebebinin muhalif görüştekileri sindirmek olduğunu iddia etti.
Yeniden Refah Partisi Yozgat İl Başkanı Süleyman Adıgözel, yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanına yönelik hakaret suçlamalarının neden sürekli arttığını sorguladı. Adıgözel, "Ne oldu da Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, dünyada en çok hakarete uğrayan devlet başkanı? Çıldırmış değiliz. Bu ülkenin her vatandaşı Cumhurbaşkanlığı makamına saygı duyar" ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanının Partili Kimliği, Eleştirileri Tehdit Mi Ediyor?"
Adıgözel, geçmişte Cumhurbaşkanlarının tarafsız ve bağımsız olmak durumunda olduğunu, Anayasa'ya göre devletin ve milletin birliğini temsil ettiğini ve vatana ihanet dışında bir suçlamaya muhatap olamadığını hatırlattı. Bu nedenle yasaların Cumhurbaşkanını koruduğunu ve hakaretin devletin manevi şahsiyetine hakaret olarak değerlendirilebildiğini belirtti.
Ancak günümüzde durumun değiştiğini savunan Adıgözel, "Şimdi Cumhurbaşkanı hem partili hem de icranın başı. Partili olarak diğer siyasi parti liderlerinden ne farkı var? Hiçbir farkı yok. Sayın Erdoğan ne zaman partisini temsil ediyor ne zaman Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil ediyor, bunu ayırt edebilmek artık çok zor" dedi.
Adıgözel, bu davaların artış sebebinin muhalif görüştekileri sindirmek ve ceza tehdidi altında tutmak olduğunu öne sürdü. Eleştiri hakkının sınırlanmasının ifade özgürlüğünü sınırlamak anlamına geldiğini, ceza tehdidinin ise düşünce özgürlüğünü tehdit ettiğini ve düşüncenin açıklanmasını kısıtladığını belirtti.
Başkan Adıgözel, suçun sınırlarının çok net olarak çizilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Her eleştiriyi hakaret diye algılayıp ayağa fırlamak doğru değil. Sayın Cumhurbaşkanı, kendisi herkes için aklına ilk gelen sıfatı kullanmaktan da geri durmuyor" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TÜSİAD'a yönelik "Hadlerini aştılar" sözlerini örnek göstererek, muhalefete söylenen bazı sözlerin vatandaş tarafından söylenmesi halinde karşılaşılacak durumun düşünülmesi gerektiğini kaydetti.
Eleştiri hakkının tehdit olarak görülemeyeceğini belirten Adıgözel, AK Parti'nin yıllar sonrasına bırakacağı mirasın bu olmaması gerektiğini dile getirdi. Açılan dava sayılarına dikkat çeken Adıgözel, eski Cumhurbaşkanları Kenan Evren (340), Turgut Özal (207), Süleyman Demirel (158), Ahmet Necdet Sezer (163) ve Abdullah Gül (848) dönemlerindeki dava sayılarını sıralarken, Recep Tayyip Erdoğan döneminde bu sayının 53 bin 60'a ulaşmasının "korkunç bir rakam" olduğunu ve adeta "çıldırmak üzereyiz" yorumunu yaptı.
Adıgözel, siyasi parti liderlerine, milletvekillerine ve hatta belediye başkanlarına yapılan tehdit ve hakarete varan söylemlerin, atılan yumrukların müeyyidesi hakkında da sorular yöneltti. TBMM Başkanlığı'nın milletvekillerine yapılan tehdit ve hakaretlere hangi soruşturmayı açtığını sordu.

Açıklamasının sonunda Adıgözel, devletin sadece Cumhurbaşkanını değil, siyasi parti genel başkanını, milletvekilini, belediye başkanını ve hatta tüm halkını, vatandaşını birbirine karşı koruması gerektiğini belirtti. "Değerlerimiz bize sevgiyi, saygıyı, şefkati, merhameti, izzeti ikramı hatırlatıyor" diyerek sözlerini tamamladı. HABER MERKEZİ