Bu dünyadan Doğan Özmen geçti
Şahin Özmen
Bir babanın ardından yazmak o kadar zor ki!
O bir baba, bir öğretmen, bir yol göstericiydi benim için.
Hani biz eğitimciler deriz ya “ Eğitim aileden başlar” diye. Benim eğitimimim de aileden başladı. Babamda bir eğitimcinin oğluydu. Babamın Babası Şevket Dedem bir eğitmendi. Babam da dolayısıyla ilk eğitimini dedemden almış. Dedem çok aydın biriydi. Köyümüze ilk kışlık buğday ekimini o getirmiş. Hiç unutmam 1960 lı yıllarda köydeki evimizde dedemin demlediği çayları içerken, bataryalı radyomuzda Nezahat Bayram türkü söylüyor, biz de can kulağıyla dinliyorduk. Dedem; “Bakın bir gün gelecek bu radyolarda türkü söyleyenlerin yüzlerini de göreceğiz” demişti de biz hiç inanmamıştık. Bilmiyorum o yıllarda dünyada televizyonun icat edildiğini duymuş muydu. Duymuş olsa bile dünya gündemini nasıl böyle yakından takip edebilmişti. Aklım hala almıyor. İşte benim babam Doğan Özmen bu adamın oğluydu.
“Bu adam benim Babam”
Ondan gördüklerini kendine düstur almış, onu kendine kılavuz edinmiş biriydi benim babam. O bir öğretmen, o bir gazeteci, o bir baba, o bir yol göstericiydi.
“Bu adam benim Babam”
Hayatın bütün zorluklarına rağmen, bir gün olsun hayata küsmeyen, en sıkıntılı anlarında bile, ne ailesini ne de tanıdıklarını kırmamıştı benim babam.
Tüm sıkıntılarını içine atıp, bizlere yansıtmayan kocaman bir yüreği vardı. Bin bir güçlükle ilk evimizi yaptığımız 1965 yılında, kardeşimin istediği 50 kuruşu veremeyince sessiz sessiz ağlayan, tüm bu sıkıntıları bize belli etmemeye çalışan bir yüreğe, borçlandığı esnafın da hiç bir gün kapımıza dayanıp, alacaklarını istemediği bir saygıya sahipti.
“Bu adam benim Babam”
Hiç unutmamam 1966-1967 yıllarıydı. Ortaokul son sınıftaydım. O zaman bitirme sınavları yapılırdı. Ben o sınavları verememiş sınıfta kalmıştın. O yıllarda ortaokulda müzik derslerine giren babam hiç kimseye sınıf geçmem için ricacı olmamış ve ben sınıf tekrarı yapmıştım.
“Bu adam benim Babam”
O bir Anadolu çocuğuydu. Anadolu ailesinin değerleriyle yetişmiş biriydi. Anadolu aile reislerinin tüm özelliklerinde, ruhunda taşıyan biriydi. Sevgisini, üzüntüsünü ailesine yakınlarına gösteremeyen, için için ağlasa da acılarına içine atan bir karaktere sahipti. Göz yaşlarını içine atan, kimsenin görmesini istemeyen biriydi. Yufka yürekli, içi doğa sevgisiyle, insan sevgisiyle, hayvan sevgisiyle dolu biriydi.
“Bu adam benim Babam”
Binlerce öğrenci yetiştirdi. 90 yıl boyunca hiç kimsenin hakkını yemedi. Hiç kimseyi kırmadı. Kimseyle dalaşıp kavga etmedi. Kimseyi incitmedi.
“Bu adam benim Babam”
90 yıl boyunca, yoksulun, düşkünün, ezilenin yanında oldu. Gücü yettiğince onlara yardım etti.
“Bu adam benim Babam”
Benim babam mert adamdı. Gazetecilik hayatı boyunca haktan, adaletten, doğruluktan hiç ayrılmadı. Hiçbir zaman, hiç kimseye yalakalık yapmadı.
İşte bu meziyetlere sahip, dürüst insan, mert adam, haktan, adaletten ayrılmayan gazeteci babam Doğan Özmen, bu dünyadan göçüp gitti. Ardından binlerce övgü dolu yorumlarla bu dünyaya veda etti.
Fatih Kısaparmak’ın türküsünde dediği gibi,
“Bu adan benim Babam”
Güle güle canım babam.
Güle güle Özmen ailesinin ışığı.
Güle güle binlerce öğrencinin sevgili öğretmeni.
Güle güle benim babam.
Allah mekanını cennet eylesin.
(Oğlun Şahin Özmen)