Bir Babanın Evladına Bıraktığı En Kıymetli Miras
Hayat, evlatlara bırakılan mallarla değil; verilen öğütlerle şekillenir. Baba, evladının elinden tutamaz her zaman ama aklına düşen bir söz, ömür boyu yolunu aydınlatır. İşte bu yüzden nasihat, mirasların en değerlisidir.
Eskiler, “Evladını seviyorsan ona doğruyu öğret” demiştir. Konfüçyüs, “Bir insanın karakteri, zor zamanlarda verdiği kararlarla ölçülür” derken, aslında her babanın yüreğinden geçen gerçeği dile getirir.
Evladına düşen; rüzgârın yönüne göre savrulmak değil, fırtınaya rağmen ayakta durabilmektir.
Bir baba evladına şunu söyler:“Kimliğini menfaatin önüne koy. Çünkü makam gider, para biter ama onur insanın gölgesi gibidir; güneş battığında bile seni terk etmez.”
Nitekim Mevlânâ, “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” diyerek samimiyetin insanı yücelten en büyük erdem olduğunu hatırlatır. Hayat bazen evlada haksızlık yapar. İşte o anlarda babanın sesi kulakta çınlamalıdır:“Adaletten şaşma, sabırdan vazgeçme.” İbn Haldun’un dediği gibi, “Zulüm ile abad olanın sonu berbat olur.” Kısa yolların cazibesine kapılanlar, uzun bir pişmanlığa mahkûm olur.
Bir baba, evladının sadece başarılı değil; vicdanlı olmasını ister. Çünkü başarı alkışla ölçülür, vicdan ise insanın kendiyle baş başa kaldığında verdiği hesaptır. Sokrates’in “Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez” sözü, evlada her adımını düşünerek atması gerektiğini fısıldar. Ve son nasihat şudur:“İnsanlara yukarıdan bakma, kimseyi de kendinden yukarı koyma. Emeğinle yüksel, dualarla ayakta kal.”
Yunus Emre’nin asırlardır yankılanan sözüyle bitirelim: “Yaratılanı severim, Yaradan’dan ötürü.”
Sonuç olarak;Bir babanın evladına bıraktığı en büyük miras; para, mülk ya da ün değil; doğru ile yanlışı ayıracak bir vicdan, zorluklar karşısında eğilmeyen bir duruş ve insan kalmayı unutmayan bir yürektir. Çünkü evlat, babasının adını değil; öğüdünü yaşattığı sürece gerçekten iz bırakır.
