Orman Yangınları Üzerine Bir Feryat
Yaz aylarının kavurucu sıcakları, Türkiye’de ne yazık ki sadece tatil telaşı ya da tarım mevsimi anlamına gelmiyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ciğerlerimiz yandı. Türkiye’de olduğu gibi Sorgun ve civarında da yüzlerce hektarlık ormanlık alan alevlere teslim oldu, içinde barınan milyonlarca canlının yaşamı yok oldu. Ağaçlar yalnızca odun değildir; onlar birer yaşam kaynağı, birer nefes borusudur. Ama biz, bu nefesi her yıl biraz daha kaybediyoruz.
Yangınlar Canlıların Sessiz Çığlığıdır
Orman yangınları yalnızca yeşilin kaybı değildir. Her yanan ağaç, içinde barındırdığı kuşlar, karıncalar ve binlerce böcek türüyle birlikte yok olur. Yangınların ardından geriye kalan, sadece siyah kül yığınları değil; yaşama dair umutların da külleri olur. Yangınların ortasında can vermeye çalışan hayvanların görüntüleri, toplum vicdanını derinden yaralamaktadır.
İmkânlarımız Gerçekten Yeterli Mi?
Türkiye, orman yangınlarıyla mücadelede yıllardır önemli adımlar atsa da, gelinen nokta hâlâ tartışmalıdır. Uçak sayısı, yangınlara müdahale süresi, yer ekiplerinin eğitimi ve koordinasyon yeterliliği gibi konularda zaman zaman zaaflar yaşanmakta. Her yangınla birlikte sorulan aynı soru şudur: “Bu yangın daha erken söndürülemez miydi?” Teknoloji çağında hâlâ orman yangınlarına havadan müdahale için kiralık uçaklar aramak, ciddi bir planlama eksiğine işaret ediyor.
Peki Bu Yangınlar Neden Çıkıyor?
Bu sorunun cevabı tek değil. Evet, bazı yangınlar doğal nedenlerle çıkabilir; aşırı sıcak, yıldırım düşmesi gibi. Ancak gerçek şu ki, birçok yangın insan kaynaklıdır. Bilinçsiz piknikler, sigara izmaritleri, tarla temizlemek için yakılan ateşler ya da daha da kötüsü: kasıtlı çıkarılan yangınlar.
Türkiye’nin özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde çıkan bazı yangınların sabotaj olduğu yönündeki iddialar da ciddi şekilde araştırılmalı, bu konudaki hukuki süreçler şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.
Bundan Sonra Ne Yapmalı?
1. Erken Müdahale Sistemleri Kurulmalı :Uydu destekli erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı, dronlarla orman denetimleri sıklaştırılmalıdır.
2. Orman Köylüleri Eğitilmeli: Orman köylerinde yaşayan vatandaşlara yangın öncesi ve sonrası için eğitim verilmelidir.
3. Cezalar Caydırıcı Olmalı: Bilerek ya da ihmal yoluyla orman yakanlara verilen cezalar artırılmalı, infaz süreci tavizsiz işletilmelidir.
4. Gönüllü Yangın Timi Oluşturulmalı: Özellikle gençlerin gönüllü olarak görev alabileceği yangınla mücadele birlikleri kurulmalıdır.
5. Yeşil Alanlar Yeniden Canlandırılmalı: Yanan orman alanları hızla yeniden ağaçlandırılmalı; imara açılması kesinlikle engellenmelidir.
Son Söz
Ormanlar sadece yeşil bir örtü değil, milletin geleceğidir. Alevlere her teslim ediliş, sadece doğanın değil, bizim de kaybımızdır. Artık geç kalmadan, yangın çıkmadan önce sorumluluk alma zamanı. Ormanları korumak, bir vatandaşlık görevi olmanın ötesinde, insan olmanın gereğidir.
Ciğerlerimiz yanıyor
Orman Yangınları Üzerine Bir Feryat
Yaz aylarının kavurucu sıcakları, Türkiye’de ne yazık ki sadece tatil telaşı ya da tarım mevsimi anlamına gelmiyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ciğerlerimiz yandı. Türkiye’de olduğu gibi Sorgun ve civarında da yüzlerce hektarlık ormanlık alan alevlere teslim oldu, içinde barınan milyonlarca canlının yaşamı yok oldu. Ağaçlar yalnızca odun değildir; onlar birer yaşam kaynağı, birer nefes borusudur. Ama biz, bu nefesi her yıl biraz daha kaybediyoruz.
Yangınlar Canlıların Sessiz Çığlığıdır
Orman yangınları yalnızca yeşilin kaybı değildir. Her yanan ağaç, içinde barındırdığı kuşlar, karıncalar ve binlerce böcek türüyle birlikte yok olur. Yangınların ardından geriye kalan, sadece siyah kül yığınları değil; yaşama dair umutların da külleri olur. Yangınların ortasında can vermeye çalışan hayvanların görüntüleri, toplum vicdanını derinden yaralamaktadır.
İmkânlarımız Gerçekten Yeterli Mi?
Türkiye, orman yangınlarıyla mücadelede yıllardır önemli adımlar atsa da, gelinen nokta hâlâ tartışmalıdır. Uçak sayısı, yangınlara müdahale süresi, yer ekiplerinin eğitimi ve koordinasyon yeterliliği gibi konularda zaman zaman zaaflar yaşanmakta. Her yangınla birlikte sorulan aynı soru şudur: “Bu yangın daha erken söndürülemez miydi?” Teknoloji çağında hâlâ orman yangınlarına havadan müdahale için kiralık uçaklar aramak, ciddi bir planlama eksiğine işaret ediyor.
Peki Bu Yangınlar Neden Çıkıyor?
Bu sorunun cevabı tek değil. Evet, bazı yangınlar doğal nedenlerle çıkabilir; aşırı sıcak, yıldırım düşmesi gibi. Ancak gerçek şu ki, birçok yangın insan kaynaklıdır. Bilinçsiz piknikler, sigara izmaritleri, tarla temizlemek için yakılan ateşler ya da daha da kötüsü: kasıtlı çıkarılan yangınlar.
Türkiye’nin özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde çıkan bazı yangınların sabotaj olduğu yönündeki iddialar da ciddi şekilde araştırılmalı, bu konudaki hukuki süreçler şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.
Bundan Sonra Ne Yapmalı?
1. Erken Müdahale Sistemleri Kurulmalı :Uydu destekli erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı, dronlarla orman denetimleri sıklaştırılmalıdır.
2. Orman Köylüleri Eğitilmeli: Orman köylerinde yaşayan vatandaşlara yangın öncesi ve sonrası için eğitim verilmelidir.
3. Cezalar Caydırıcı Olmalı: Bilerek ya da ihmal yoluyla orman yakanlara verilen cezalar artırılmalı, infaz süreci tavizsiz işletilmelidir.
4. Gönüllü Yangın Timi Oluşturulmalı: Özellikle gençlerin gönüllü olarak görev alabileceği yangınla mücadele birlikleri kurulmalıdır.
5. Yeşil Alanlar Yeniden Canlandırılmalı: Yanan orman alanları hızla yeniden ağaçlandırılmalı; imara açılması kesinlikle engellenmelidir.
Son Söz
Ormanlar sadece yeşil bir örtü değil, milletin geleceğidir. Alevlere her teslim ediliş, sadece doğanın değil, bizim de kaybımızdır. Artık geç kalmadan, yangın çıkmadan önce sorumluluk alma zamanı. Ormanları korumak, bir vatandaşlık görevi olmanın ötesinde, insan olmanın gereğidir.
Ekleme
Tarihi: 28 Temmuz 2025 -Pazartesi
Ciğerlerimiz yanıyor
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.