Sokakların Neşesi, Dijital Dünyanın Çocukları
Rasim Doğan
Bir zamanlar çocukların en büyük mutluluğu sokaklarda oyun oynamaktı. Akşam ezanına kadar süren o neşeli oyunlar, mahalle aralarındaki kahkahalar, ip atlayan kızlar, misket peşinde koşan oğlanlar… Hepsi artık birer güzel hatıra olarak kaldı.
Bugün ise çocuklarımız sokakların değil, dijital dünyanın çocukları haline geldi. Artık ellerinde misket değil tablet, ceplerinde bilye değil akıllı telefon var. Oyun arkadaşları yan komşunun çocuğu değil, internetin öte ucundaki sanal karakterler… Bu değişim sadece oyun biçimlerini değil, çocukluğun ruhunu da etkiliyor.
Elbette teknolojinin sunduğu imkanları yok saymak mümkün değil. Eğitimden iletişime kadar hayatın her alanında teknoloji büyük kolaylıklar sağlıyor. Ancak mesele, bu imkanları nasıl ve ne kadar kullandığımızda. Çocuklarımız için teknolojiyi bir araç haline getirmek yerine, hayatın merkezine yerleştirdiğimizde işte o zaman tehlike başlıyor.
Bu noktada en büyük görev ebeveynlere düşüyor. Çocukların dijital dünyayla kurdukları bağı doğru yönlendirmek, onları hem teknolojinin nimetlerinden faydalandırmak hem de gerçek hayatla bağlarını koparmamalarını sağlamak biz yetişkinlerin sorumluluğu. Çünkü bir çocuğun eline tablet vermek kolay, ama o çocuğa doğayı, oyunu, paylaşmayı öğretmek emek ister.
Sonuç olarak, teknolojiyi tamamen yasaklamak çözüm değildir; önemli olan dengeyi kurabilmektir. Çocuklarımızın hem dijital dünyanın fırsatlarından yararlanan hem de sokakların, çocukluk hayatının ve gerçek oyunun tadını alarak bireyler olarak büyümeleri dileğiyle…