Sorgun’da Sosyal Hayatın Sessizliği
Rasim Doğan
Bir şehir düşünün… Caddelerinde kalabalıklar dolaşıyor ama kimsenin yüzünde gerçek bir tebessüm yok. Sorgun’da son dönemde tam da böyle bir tablo hâkim. Vatandaşın yüzleri tebessüme uzak, adeta herkes kendi içine kapanmış durumda. Eskiden sokak aralarında yankılanan çocuk sesleri, kahvehanelerden yükselen neşeli sohbetler, dost meclislerinde paylaşılan kahkahalar yerini sessizliğe bırakmış gibi.
Hayat sanki herkesi kendi kıskacına almış. Ekonomik zorluklar, geçim derdi, gelecek kaygısı… İnsanlar artık birbirinin gözünün içine bakacak, hâl hatır soracak kadar bile vakit bulamıyor. “Nasılsın?” sorusu bile çoğu zaman bir nezaket cümlesinden öteye geçmiyor. Çünkü herkesin derdi kendine yetiyor.
Sorgun, aslında canlı bir şehir. Tarihiyle, insanıyla, potansiyeliyle umut veren bir yer. Ama bu potansiyel son yıllarda sosyal yaşamın durağanlaşmasıyla gölgede kalmış durumda. Etkinliklerin azlığı, kültürel faaliyetlerin sınırlı oluşu, insanların bir araya geleceği sosyal alanların yetersizliği şehirde bir “boşluk” duygusu oluşturuyor.
Bir zamanlar dostluğun, dayanışmanın, komşuluğun örnek gösterildiği Sorgun’da bugün bireysellik ön plana çıkmış durumda. İnsanlar birbirinden uzaklaştıkça şehir de ruhunu kaybediyor. Şehir kalabalık ama bir o kadar da yalnız.
Sonuç olarak, Sorgun’un yeniden gülümseyen bir şehir olması için sadece ekonomik değil, sosyal bir canlanmaya da ihtiyaç var. Kültürel etkinliklerle, toplumsal dayanışmayı güçlendiren projelerle, insanı merkeze alan bir şehir anlayışıyla Sorgun yeniden nefes alabilir. Çünkü şehirleri güzelleştiren binalar değil, birbirine umutla bakan insanların yüzlerindeki tebessümdür.