Çelişkiler
Yekta Güngör Özden
“Gölgede yaşayan güneşi unutur.”
Doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün, olumlu ile olumsuzun, güzel ile çirkinin karşıtlığıyla oluşan çelişki, yaşamın doğal durumlarından biridir. Hiçbir nedene bağlı olmadan yaradılıştan kaynaklanan terslikler, olumsuzluklar, bozukluklar, yapısal-bedensel uygunsuzluklar bu kapsamdadır. Tutum ve davranışlardaki uyumsuzluklar da çelişkilerin bir başka yansımasıdır. Özellikle siyasal alanda birbirini tutmayan sözler, birbirine ters düşen eylemler, yaşam alanlarındaki değişiklikler çelişkinin somutlaşan biçimleridir.
Çıkar için, görünüm için, kimi beklentiler ve edinimler için değişik davranışlar, çelişki çirkinliğinin tiksindiren görünüşleridir.
Beklenmedik ve umulmadık dönüşler, çıkışlar, yalanlar, çabalar, donukluklar ve duruşlar da böyledir. Yaşamın değişik evrelerinde karşılaşılan ve duyulan çelişkiler ya da zorunluluk nedeni ile dönüşler haklı neden olmadıkça uygun görülemez. Hatta kişilik bozukluğuna kadar uzanan bir eleştiri nedeni olur.
Son zamanlarda kadınlara yönelik insanlık dışı davranışlar toplumsal yapının ne durumlara geldiğini gösteren olumsuzluklardan biridir.
Kimilerinin hâlâ kadını ikinci sınıf yurttaş sayan tutumu, bağnazlığı, kıskançlığı, kişilik ve terbiye yoksunluğu kötülüklerin nedeni olduğu gibi yasa kurallarının da yetersizliği, yaklaşım bozukluğu da ilkel davranışlara neden olmaktadır. Gazetelerin ön sayfalarını dolduran kadınlara kıyım cinayetleri hepimizi derinden üzen ve utandıran boyutları göstermektedir. Bunlar yetmiyormuş gibi kimi mahkemeler de karısını öldüren kocalara duruşmaya kravat takıp geldiği, duruş ve konuşma yumuşaklığı gösterdiği için ceza indirimi uygulamaktadır. Cezaevindeki ders ve provalarla mahkûmların birbirini etkilediği durumu gözardı eden kararlar adaletten uzaklaşma örnekleridir.
Devlet, olaylarla ilgili önlemlere, bakım ve iyileştirmeye, kocalarından kötülük gören kadınların korunmalarına, çocukların durumlarına özenle önem göstermelidir. Sağlık, çalıştırma ve yaşatma çalışmalarının ağırlığı olmalıdır. Eşini dövmekle bir kişiyi dövmenin cezası ayrı olmalıdır. Köylerde, uzak ilçelerde kadınlarımızın durumu daha kötü. Çocuklar perişan. Şiddet sertlikle ölçülmez, yumuşak olsa da biçimi serttir.
Annemiz, eşimiz, kızımız, teyzemiz, halamız, büyükannelerimiz ailelerimizin temelidir. Saygısız sevgi, sevgisiz saygı yapaydır. Kadınlarımızı korumak ve saymak başlıca insanlık görevidir.