ÇERKES ZEKERİYA EFENDİ
Cerkesleri ilkokul yıllarında Çerkez Ebemle tanıdım.
Gerçek adı Hatice imiş. Osmaniye köyüne gelin gelince, Çerkes geleneğine göre adını Binnaz olarak değiştirmişler. Sonra kocası ölmüş.
Anneannem öldükten sonra da dedem ikinci evliliğini Çerkez ile yapmış.
Köyde herkes onu adıyla değil, "Çerkez" diye çağırırdı. Çerkez geldi, Çerkez gitti.
Öz torunu olmadığım halde beni çok severdi.
Yavaş sesle konuşur, yolda başı eğik elini önüne bağlayarak yürür, saygısından erkek çocuğun bile önünü kesmezdi. Köyde kimseyle döğüşü, çekişi olmadı. Utangaç bir kadındı. Kötü sözleri duymazdan gelirdi.
O yıllarda; dedelerinin sürgün edildiğini, çok eza ceza çektiklerini anlattığını kıtsat hatırlıyorum. Ama o zaman biz sürgün nedir, niye sürülmüşler, kim sürmüş bunları bilebilecek yaşlarda değildik.
Çerkes Sürgünü’nü ve dramatik hikayesini; öğretmen emeklisi sevgili Bahattin Erciyas’ın kıvrak ve duygu yüklü kalemiyle anlattığı yazılarından takip edince, daha derinden öğrendim.
Sonra Çerkesleri, öğretmenlik yıllarında tanıdım. Rabia Baran, Mehmet Edisan gibi çok sayıda Çerkes kökenli öğrencim oldu. Bunlar; saygılı, çalışkan vefalı, vatansever, vatanını, milletini, bayrağını seven öğrencilerimizdi. Aradan yıllar geçmesine rağmen bize karşı bu sevgilerini sağolsun eksik etmediler.
21 Mayıs 1864 tarihe kara bir leke olarak geçen Çerkes Sürgünü gündeme gelince bunları hatırladım. Moskof zulmüne maruz kalan Çerkes kardeşlerimiz, Osmanlı topraklarına sürgüne gönderildiğinde, açlık, susuzluk ve zehirlenerek çoğu yolculuk esnasında hayatını kaybetmiş.
Geriye kalanlar İstanbul’a, oradan da Anadolu içlerine gönderilmişler. Bu Çerkeslerden bir kısmı Kayseri, Yozgat, Adana’ya, bir kısmı da Hatay'a yerleşmişler. Yozgat'a gelen Çerkesler Osmaniye ve Çeçen (Güngören) köylerini kurmuşlar. Karlık ve Ayvalık köylerinde de Çerkesler yaşamaktadır.
Osmaniye köyünde yaptırdığı cami haziresinde yatan Alim, Şair Zekeriya Efendi'yi tanıyınca Çerkeslere olan ilgim ve sevgim kat kat arttı.
Osmaniye köyünün kurucuları; Zekeriyya Efendi ile Şamil Bey'in kabileleridir. Bunu, Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki belgelerden anlıyoruz.
Osmaniye köyündeki caminin h. 29/Za/1281 m. M. 1864-65 yıllarında inşaatına izin verildiğine dair “ Çerkes muhacirlerden Zekeriyya Efendi ile Şamil Bey'in kabileleriyle sakin oldukları Bozok Sancağı'nın Sorgun Kazası'nın Osmaniye köyünde bir camii şerif inşaasına dair” düşülen bir kayıt vardır.
Alim, Sair Hacı Zekeriya Efendi; Çerkezlerin Balaglar sülalesinden alim, feraize haiz Kaside-i Bürde sahibi olan zattır. Hacı Zekeriya Efendi, Kaside-i Bürde adlı bir de kitap yazmıştır. Bu kitap arşiv kayıtlarındadır.
Sorgun nahiyesine bağlı Osmaniye karyesinden Hacı Zekeriya Efendi’nin yazdığı Kaside-i Bürde Tahmisi isimli kitaba h. 27/Ş /1325 - m. 1907-1908 tarihinde ruhsat verildiğini de belirtelim.
Vatanlarından sürülen bir milletin çocuklarından Zekeriya Efendi gibi niceleri Anadolu’nun her bir köşesine atıldı. Hayalleri, anıları, sevdiklerinden uzakta… Acıyla yoğruldular, feryat ve figanları arşa dağıldı. Ama, Şeyh Şamil’in torunları şerefli mücadeleyi bırakmadılar. Vardıkları yerlere Hacı Zekeriya Efendi gibi cami yaptı, oba oldu, köy kurdular, kendilerine yeni bir vatan yaptılar.
Çanakkale'de öldü, Sakarya'da dirildiler.
Etnik bölücülük yapmadılar, doydukları sofraya bıcak kakmadılar.
Ulu Önder Atatürk’ün “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” şemsiyesi altında toplanarak; bu vatanın toprağına karıldı, duvarına örüldü, bayrağına sarıldılar ve onurlu hayatlarına devam ettiler.
ÇERKES ZEKERİYA EFENDİ
ÇERKES ZEKERİYA EFENDİ
Cerkesleri ilkokul yıllarında Çerkez Ebemle tanıdım.
Gerçek adı Hatice imiş. Osmaniye köyüne gelin gelince, Çerkes geleneğine göre adını Binnaz olarak değiştirmişler. Sonra kocası ölmüş.
Anneannem öldükten sonra da dedem ikinci evliliğini Çerkez ile yapmış.
Köyde herkes onu adıyla değil, "Çerkez" diye çağırırdı. Çerkez geldi, Çerkez gitti.
Öz torunu olmadığım halde beni çok severdi.
Yavaş sesle konuşur, yolda başı eğik elini önüne bağlayarak yürür, saygısından erkek çocuğun bile önünü kesmezdi. Köyde kimseyle döğüşü, çekişi olmadı. Utangaç bir kadındı. Kötü sözleri duymazdan gelirdi.
O yıllarda; dedelerinin sürgün edildiğini, çok eza ceza çektiklerini anlattığını kıtsat hatırlıyorum. Ama o zaman biz sürgün nedir, niye sürülmüşler, kim sürmüş bunları bilebilecek yaşlarda değildik.
Çerkes Sürgünü’nü ve dramatik hikayesini; öğretmen emeklisi sevgili Bahattin Erciyas’ın kıvrak ve duygu yüklü kalemiyle anlattığı yazılarından takip edince, daha derinden öğrendim.
Sonra Çerkesleri, öğretmenlik yıllarında tanıdım. Rabia Baran, Mehmet Edisan gibi çok sayıda Çerkes kökenli öğrencim oldu. Bunlar; saygılı, çalışkan vefalı, vatansever, vatanını, milletini, bayrağını seven öğrencilerimizdi. Aradan yıllar geçmesine rağmen bize karşı bu sevgilerini sağolsun eksik etmediler.
21 Mayıs 1864 tarihe kara bir leke olarak geçen Çerkes Sürgünü gündeme gelince bunları hatırladım. Moskof zulmüne maruz kalan Çerkes kardeşlerimiz, Osmanlı topraklarına sürgüne gönderildiğinde, açlık, susuzluk ve zehirlenerek çoğu yolculuk esnasında hayatını kaybetmiş.
Geriye kalanlar İstanbul’a, oradan da Anadolu içlerine gönderilmişler. Bu Çerkeslerden bir kısmı Kayseri, Yozgat, Adana’ya, bir kısmı da Hatay'a yerleşmişler. Yozgat'a gelen Çerkesler Osmaniye ve Çeçen (Güngören) köylerini kurmuşlar. Karlık ve Ayvalık köylerinde de Çerkesler yaşamaktadır.
Osmaniye köyünde yaptırdığı cami haziresinde yatan Alim, Şair Zekeriya Efendi'yi tanıyınca Çerkeslere olan ilgim ve sevgim kat kat arttı.
Osmaniye köyünün kurucuları; Zekeriyya Efendi ile Şamil Bey'in kabileleridir. Bunu, Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki belgelerden anlıyoruz.
Osmaniye köyündeki caminin h. 29/Za/1281 m. M. 1864-65 yıllarında inşaatına izin verildiğine dair “ Çerkes muhacirlerden Zekeriyya Efendi ile Şamil Bey'in kabileleriyle sakin oldukları Bozok Sancağı'nın Sorgun Kazası'nın Osmaniye köyünde bir camii şerif inşaasına dair” düşülen bir kayıt vardır.
Alim, Sair Hacı Zekeriya Efendi; Çerkezlerin Balaglar sülalesinden alim, feraize haiz Kaside-i Bürde sahibi olan zattır. Hacı Zekeriya Efendi, Kaside-i Bürde adlı bir de kitap yazmıştır. Bu kitap arşiv kayıtlarındadır.
Sorgun nahiyesine bağlı Osmaniye karyesinden Hacı Zekeriya Efendi’nin yazdığı Kaside-i Bürde Tahmisi isimli kitaba h. 27/Ş /1325 - m. 1907-1908 tarihinde ruhsat verildiğini de belirtelim.
Vatanlarından sürülen bir milletin çocuklarından Zekeriya Efendi gibi niceleri Anadolu’nun her bir köşesine atıldı. Hayalleri, anıları, sevdiklerinden uzakta… Acıyla yoğruldular, feryat ve figanları arşa dağıldı. Ama, Şeyh Şamil’in torunları şerefli mücadeleyi bırakmadılar. Vardıkları yerlere Hacı Zekeriya Efendi gibi cami yaptı, oba oldu, köy kurdular, kendilerine yeni bir vatan yaptılar.
Çanakkale'de öldü, Sakarya'da dirildiler.
Etnik bölücülük yapmadılar, doydukları sofraya bıcak kakmadılar.
Ulu Önder Atatürk’ün “Ne Mutlu Türk’üm Diyene!” şemsiyesi altında toplanarak; bu vatanın toprağına karıldı, duvarına örüldü, bayrağına sarıldılar ve onurlu hayatlarına devam ettiler.
Ekleme
Tarihi: 26 May 2025 - Monday
ÇERKES ZEKERİYA EFENDİ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.