Osmanlı İmparatorluğu’nun can çekiştiği, Balkan ve Birinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı yıllarda Anadolu’da anlatılan destanlardan biri de Dedikli (Esenli) Reşit’in destanıdır.
Dedik önceden Sorgun ilçesine bağlı iken, daha sonra Yozgat merkeze bağlanmış, adı da Esenli olarak değiştirilmiş.
Dedikli Reşit’in 1876’lı yıllarda Dedik’te doğduğu anlatılır.
Reşit gibi, Yahya, Yudanlı Üzeyir’de düzenli orduya, Kavay-ı Milliye’ye karşı gelen ve askerlik yapmayan eşkıyalardandır.
Reşit altı kardeşten en gözü katı olanıdır. Milli Mücadele’ye karşı çıkarak dağları mesken tutmuştur.
Bu üç arkadaş çetecilik faaliyetlerinden elde ettikleri ziynet eşyalarını köydeki ailelerine verirlermiş. Bunları yakalamak için zaman zaman zaptiyeler köye baskınlar yapar, köylüler de bundan çok muzdarip olurlarmış.
Çapanoğlu isyanı bastırılınca Eşkıya Yahya, Reşit ve Yudanlı Üzeyir Dedik köyüne kaçarlar. Zaptiyeler köy baskınında Yahya’yı ele geçirirler. Reşit ile Üzeyir ise köyü terkederek Sivri Dağı’na sığınırlar. Bir grup müfreze birliği Sivri Dağı’nda bu kaçanları sıkıştırır. Askerlerin teslim ol çağrısına silahla karşılık verirler. Birkaç gün askerle kucak kucağa çarpışırlar. Çatışma sonunda kaçarak Sivri Dağı’nın en tepesine çıkarlar. Başka gidecek yerleri de yoktur. Sonunda Reşit ile Üzeyir vurularak öldürülür.
Askerler her ikisinin de cenazesini ayaklarından bağladıkları iplerle sürükleyerek düzlüğe indirirler.
Yahya ise yargılanarak idam edilir.
Her üç eşkıya da ihanetin cezasını canları ile öder.
Günümüze arkalarında onlar için yakılmış bir destan kalır.
Destanı türkü şeklinde Sanatçı Turan Karabulut TRT repertuarında çok okumuş.
Bu destanı yeğeni ve onun adını taşıyan Yazılıtaş köyünden Reşit Ünal söylemiştir.
Davran kırat davran Sivri’ye davran,
Uyan İreşit’im geçiyor kervan,
Bin beş yüz atlıya da sen idin savran,
Yakın oylum oylum Sivri Dağı’nı.
Düğün kardum gardaşların gelmedi,
Şu garip halimi kimse sormadı,
Kafir düşman cenazemi kılmadı,
Yakın oylum oylum Sivri Dağı’nı.
Dudular, kumrular ötüşür m’ola,
Açıldı yaralar bitişir m’ola,
Yahya, Reşit imdada yetiş m’ola,
Yakın oylum oylum Sivri Dağı’nı.
Yağmur yağdı yamçılarım ıslandı,
Hüseyn geldi şu kayaya yaslandı,
Zalim kurşun ciğerimde paslandı,
Yakın oylum oylum Sivri Dağı’nı.
Reşit derler idi cahil bir uşak,
Beline bağlamış yedi kat kuşak,
Eşkıyalık derler biz de alışak,
Yakın oylum oylum Sivri Dağı’nı.
Paşaköy’e vardık yedik eriği,
Beş kurşuna aldık pullu bürüğü,
Bu da İreşit’in küçük feriği,
Yakın oylum oylum Sivri Dağı’nı.
Biz emir veren Alman’dır, Alman,
Arkadaşım Karamanlı Süleyman,
Taburası sen üstüne gelemen,
Yakın oylum oylum Sivri Dağı’nı.
İstanbul’dan çıktığımı görmüşler,
Kıratımın sekişinden bilmişler,
Bizi öldürmeye karar vermişler,
Yakın oylum oylum Sivri Dağı’nı.