ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜM
Anadolu kilimini nakış nakış işleyen büyük ruhlar…
Bunlardan biri de divane gönül ehli Yunus Emre’dir.
Anadolu’da yüz sürecek bir kapı arar kendine.
Rivayete göre; Yunus, önce Hünkâr Hacı Bektaşi Veli Hazretlerinin dergahına varır.
Heybesinde getirdiği alıçlardan o büyük zata ikram eder.
Üç gün dergahta ağırlanır,
Sonra Şeyh, Yunus’a;
- Gönlün buğday mı, yoksa himmet mi, ister?, der.
Yunus cevaben:
-Ben himmeti neyleyim, evde çoluk çocuk aç,bana buğday gerek, der.
Buğdayı alan Yunus yollara düşer. Ama içinde de nefis kavgası başlar.
Gerisin geri döner şeyhine. Hacı Bektaşı Veli, Yunus’a;
-Senin himmetin Tabduk Emre elindedir, ona git, der.
Yunus yine yollardadır. Tabduk’u arar, bulur. Onun dergahında hizmet etmeye başlar.
İlk görevi dağdan odun taşımaktır.
Gönlü Tabduk’a öyle bağlanır ki, yıllarca dergaha hiç eğri odun getirmez.
Bir gün Tabduk, Yunus’a;
-Yunus dağda hiç eğri odun yok mu ki, hep doğru odun getirirsin, deyince,
Yunus’un cevabı şu olur:
-Şeyhim, dergahına bırak insanın, odunun bile eğrisi giremez, der.
Yıllarca Tabduk’un kapısında gözyaşı döker, nefsini öyle terbiye eder.
Ama gel gör ki, fitne kazanı o zamanda kaynatılır.
Yunus, “Tabduk’un kızını almak için bunları yapıyor,” derler.
Bunun üzerine Yunus, yıllarca hizmet ettiği tekkesinden terk-i diyar eder.
Bu çıktığı yolda da Mevlana ile karşılaştığı rivayet edilir.
Yunus, Mevlana’ya der ki:
-Mesnevi’yi çok uzun yazmışsın. Ben olsam;
"Ete kemiğe büründüm,
Yunus diye göründüm” derdim.
Mevlana hep şunu söylermiş Yunus bahsi açılınca:
-Manevi mertebelerden hangisine yükseldiysem, şu Türkmen kocası Yunus’u önümde, onu geçemedim? dermiş.
BİZİM YUNUS MU?
Yunus aldığı işaret üzerine Tabduk’un dergahına geri döner. Başını dergahın eşiğine koyar.
Tabduk adımını attığında ayağı Yunus’a değer.
Hanımına sorar;
Hanımı “Yunus” der.
Tabduk “Bizim Yunus’mu deyince” Yunus sevinir, şeyhinin gönlünde olduğunu anlar.
Ama artık Tabduk’un hayatının son günleridir. Yunus, bu sefer de Tabduk’un attığı asanın peşinden yıllarca bitmeyen bir yolculuğa çıkar.
Yunus, asanın peşinden giderken şiirler yazar, Anadolu insanına sevgi ve dostluğu aşılar.
Her zamanda, herkesin bir Molla Kasım’ı vardır, Yunus’un da yazdığı şiirlerden rahatsız olan Molla Kasım gibi.
Yunus yazdığı Türkçe şiirlerle Anadolu insanının gönlünde taht kurmuştur.
Bugün orta yaşın üzerindeki yaşayan her insanın ezberinde Yunus’un en az bir şiiri, kıtası, beyti vardır.
Yunus Emre Hazretleri’nin divanı, vefatından yıllar sonra Molla Kasım’ın eline geçer…
Molla Kasım, Yunus’un şiirlerini okur, “beğenmediklerini buruşturup buruşturup atar. Ancak sıra bir şiire gelince durur. Okur, bir daha okur şaşkına döner.
Yunus, sanki yıllar sonra bir Molla Kasım’ın gelip kendisini hesaba çekeceğini bilmektedir:
Derviş Yunus bu sözü
Eğri, büğrü söyleme
Seni sigaya çeken
Bir Molla Kasım gelir.
Molla Kasım durur. Çok üzülür böyle yaptığına…Yunus Emre'nin Allah dostu olduğunu anlar ve tövbe eder.