Durali Doğan
Köşe Yazarı
Durali Doğan
b
 

HALLAC-I MANSUR'DAN OZAN ARİF'E- 2

Asıl ismi Şerif Cırık, Âşık Mahzunî Şerif olar biliriz. 17 Kasım 1939  Kahramanmaraş/ Afşin'in Berçenek Köyünde doğar. Genç yaşta saz çalıp türkü söylemeye başlar. Askeri okuldaki öğrenciler arası siyasi tartışmaları körüklediği ve kurallara uymadığı gerekçesiyle askeri okuldan atılır. Yüzlerce plak ve kaset yapar. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamından sonra “Erim erim eriyesin” türküsünü söyler ve hapse girer.  Çıkar yine girer. Sosyal içerikli türkülerini korkusuzca ve devrin iktidarlarından çekinmeden söylemiştir. Adaletsizliğe karşı direnen ve sessiz kalmayan bir ozandı Mahsuni. 17 Mayıs 2002’de aramızdan ayrıldı. Mezarı Nevşehir’in Hacı Bektaş ilçesindedir. Yıllar öncesinden sanki bugünler için söylemiş büyük Ozan:Yoksulun sırtından doyan doyanaBunu gören yürek nasıl dayana Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana Bilmem söylesem mi söylemesem mi*Gerçek adı Haydar.(1480-1550)Sivas'ın Banaz köyündendir.Sivas Valisi Deli Hızır Paşa tarafından Sivas'ta asılmıştır. Pir Sultan'ın tekkesinde yetişen Hızır bir gün 'Osmanlı Paşası”olur.Aradan yıllar geçer ve Hızır derviş, Osmanlı'nın bir paşası olarak, elinde Pir Sultan Abdal'ın ölüm fermanı ile geri döner ve onu astırır... Bir rivayete göre;  Hızır Paşa Pir Sultan Abdal’ı güneydoğudaki bektaşileri mevcut düzene karşı kışkırttığı için zindana attırır. sonra onu bırakacağını ama ondan içinde Şah kelimesi geçmeyen bir şiir okumasını ister.  Pir Sultan ise her kıtasında “Şah” kelimesi geçen sekiz kıtalık bir şiir söyler. Hızır Paşa bizi berdar etmeden,Açılın kapılar Şah'a gidelim,Siyaset günleri gelip çatmadan,Açılın kapılar Şah'a gidelim. O susmadan inançlarını tavizsiz savunan bir ozan olarak edebiyat tarihine geçer...*VE OZAN ARİF Arif ŞirinGiresun/Alucra ilçesine bağlı şimdiki ismi ile Yükselen eski adı ile Hapu köyünde 10 Haziran 1949'da doğdu. Okudu ilkokul öğretmeni oldu.Dokuz yıl öğretmenlik yaptı.Saz çaldı, türkü söyledi, destan yazdı.Milliyetçilerin, Ülkücülerin ozanı oldu.12 Eylül 1980 yılında yurdundan sürgün edildi. Yıllarca yurt dışında yaşadı.Şiiri ve türküsü kadar adı da destanlaştı Ozan Arif’in.Ozan'ın çehresinde, nefesinde ve sazında mertlik vardı. Milliyetciliğin, ülkücülüğün türküleşmiş terenümlerini, dünün Dadaloğlu, Köroğlu ve Dede Korkut'u gibi riyasız haykıran ve vatan sevdasıyla sevdalanmış olarak dile getirdi. Milletimizin gönlünde taht kurdu. Ama ne yazık ki gönlünde büyüttüğü, destanlarıyla beslediği sevdasından ve davasından da sürgün edilmenin acısını yaşadı ölünceye kadar.13 Şubat 2019’da Samsun’da mahşeri kalabalıkla sonsuzluğa uğurlandı. Türk Dünyasının Dede Korkut’u.Hiç susmadı, korkmadı,Vatan, millet, ezan, ülkü için Hep haykırdı, hep haykırdı..."Ben Arif'im, baba bildim devleti, Benim işim uyandırmak milleti,Söylediğim destanların kıymeti, Bugün bilinmezse, yarın bilinir. *Bütün bunları niçin yazdım. Hiçbir devirde Şah olsan da, Hükümdar olsan da, Bey olsan  , Paşa olsan da, Emir olsan da  esamen okunmuyor. Tarih onları unutuyor.Ozanları unutmuyor...Hani nerede Hallac-ı Mansur’u Dar’a çekenler, Nesimi’nin derisini yüzenler, Köroğlu’na zulüm edenler,  Mahsuni’yi hapislere atanlar, Namık Kemal’i Magosa’ya sürenler... Ve Ozan Arif’i vatanından ve davasından sürgün edenler!.. Onun için diyoruz ki; OZANLAR ÖLMEZ, TÜRKÜLER VE DESTANLAR SUSMAZ!...
Ekleme Tarihi: 16 Ağustos 2022 - Salı

HALLAC-I MANSUR'DAN OZAN ARİF'E- 2

Asıl ismi Şerif Cırık, Âşık Mahzunî Şerif olar biliriz.
17 Kasım 1939  Kahramanmaraş/ Afşin'in Berçenek Köyünde doğar.
Genç yaşta saz çalıp türkü söylemeye başlar.
Askeri okuldaki öğrenciler arası siyasi tartışmaları körüklediği ve kurallara uymadığı gerekçesiyle askeri okuldan atılır.
Yüzlerce plak ve kaset yapar.
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamından sonra “Erim erim eriyesin” türküsünü söyler ve hapse girer.
 Çıkar yine girer.
Sosyal içerikli türkülerini korkusuzca ve devrin iktidarlarından çekinmeden söylemiştir.
Adaletsizliğe karşı direnen ve sessiz kalmayan bir ozandı Mahsuni.
17 Mayıs 2002’de aramızdan ayrıldı. Mezarı Nevşehir’in Hacı Bektaş ilçesindedir.
Yıllar öncesinden sanki bugünler için söylemiş büyük Ozan:Yoksulun sırtından doyan doyanaBunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi*Gerçek adı Haydar.(1480-1550)Sivas'ın Banaz köyündendir.Sivas Valisi Deli Hızır Paşa tarafından Sivas'ta asılmıştır.
Pir Sultan'ın tekkesinde yetişen Hızır bir gün 'Osmanlı Paşası”olur.Aradan yıllar geçer ve Hızır derviş, Osmanlı'nın bir paşası olarak, elinde Pir Sultan Abdal'ın ölüm fermanı ile geri döner ve onu astırır...
Bir rivayete göre; 
Hızır Paşa Pir Sultan Abdal’ı güneydoğudaki bektaşileri mevcut düzene karşı kışkırttığı için zindana attırır. sonra onu bırakacağını ama ondan içinde Şah kelimesi geçmeyen bir şiir okumasını ister. 
Pir Sultan ise her kıtasında “Şah” kelimesi geçen sekiz kıtalık bir şiir söyler.
Hızır Paşa bizi berdar etmeden,Açılın kapılar Şah'a gidelim,Siyaset günleri gelip çatmadan,Açılın kapılar Şah'a gidelim.
O susmadan inançlarını tavizsiz savunan bir ozan olarak edebiyat tarihine geçer...*VE OZAN ARİF Arif ŞirinGiresun/Alucra ilçesine bağlı şimdiki ismi ile Yükselen eski adı ile Hapu köyünde 10 Haziran 1949'da doğdu.
Okudu ilkokul öğretmeni oldu.Dokuz yıl öğretmenlik yaptı.Saz çaldı, türkü söyledi, destan yazdı.Milliyetçilerin, Ülkücülerin ozanı oldu.12 Eylül 1980 yılında yurdundan sürgün edildi.
Yıllarca yurt dışında yaşadı.Şiiri ve türküsü kadar adı da destanlaştı Ozan Arif’in.Ozan'ın çehresinde, nefesinde ve sazında mertlik vardı.
Milliyetciliğin, ülkücülüğün türküleşmiş terenümlerini, dünün Dadaloğlu, Köroğlu ve Dede Korkut'u gibi riyasız haykıran ve vatan sevdasıyla sevdalanmış olarak dile getirdi. Milletimizin gönlünde taht kurdu.
Ama ne yazık ki gönlünde büyüttüğü, destanlarıyla beslediği sevdasından ve davasından da sürgün edilmenin acısını yaşadı ölünceye kadar.13 Şubat 2019’da Samsun’da mahşeri kalabalıkla sonsuzluğa uğurlandı.
Türk Dünyasının Dede Korkut’u.Hiç susmadı, korkmadı,Vatan, millet, ezan, ülkü için
Hep haykırdı, hep haykırdı..."Ben Arif'im, baba bildim devleti,
Benim işim uyandırmak milleti,Söylediğim destanların kıymeti,
Bugün bilinmezse, yarın bilinir.
*Bütün bunları niçin yazdım.
Hiçbir devirde Şah olsan da, Hükümdar olsan da, Bey olsan  , Paşa olsan da, Emir olsan da  esamen okunmuyor.
Tarih onları unutuyor.Ozanları unutmuyor...Hani nerede Hallac-ı Mansur’u Dar’a çekenler, Nesimi’nin derisini yüzenler, Köroğlu’na zulüm edenler, 
Mahsuni’yi hapislere atanlar, Namık Kemal’i Magosa’ya sürenler...
Ve Ozan Arif’i vatanından ve davasından sürgün edenler!..
Onun için diyoruz ki;
OZANLAR ÖLMEZ, TÜRKÜLER VE DESTANLAR SUSMAZ!...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sorgunmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.