Durali Doğan
Köşe Yazarı
Durali Doğan
b
 

O AKŞAM AY "HİLAL" EVRESİNDEYDİ

O AKŞAM AY "HİLAL" EVRESİNDEYDİ DURALİ DOĞAN                 Akşam namazını kılan Mehmet Akif divana çöker. Cebinden bir kalem, kağıt çıkarır. Astım hastası olan, zaman zaman öksürük nöbeti geçiren eşi İsmet Hatun'a seslenir;                 - Kapıyı, pencereyi aç hatun. Vatanın temiz havası dolsun evimize. Uzaklara bakmak geldi içimden.Kalkar pencereden uzaklara bakar.O akşam Ay, Hilal evresindedir. Hilal biçimi alan Ay'a çok yaklaşan Venüs Gezegeni Türk bayrağındaki formuna kavuşmuştur. Sanki şuan gökyüzünde şanlı bayrağımız dalgalanmaktadır.                 Yanı başında duran İsmet Hatun, Akif'i, Akif ise gökyüzünde bir araya gelen Hilal ile Yıldızı seyretmekte idi.Çok etkilenmiştir Mehmet Akif bu manzaradan.                 Ve İstiklal Marşı'nın ilk dizeleri dökülür dudaklarından:-Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.                 *Akif şiirini Taceddin Dergâhı’nda tamamlar ve ertesi sabah, Taceddin Sultan Camii imamı Hacı Tevfik Bey’in 15 yaşındaki kızı Raife’ye okur.. Bunu Taceddin Sultan Camii imamı Hacı Tevfik Bey şöyle anlatır:                 Akif, yukarı diktiği sol dizinin üzerinde bir şeyler yazıyordu.Raife'nin geldiğini farketmez. Yemek tepsisini bırakıp usulcaçıkmak üzereyken Raife'nin arkasından seslenir:                 - Dur kızım gitme!- Buyurun efendim.                 - Otur bakayım şuraya... Sana yeni yazdığım bir şiiri okuyacağım.Bakalım beğenecek misin?.. Sabaha kadar bununla uğraştım...                 Heyecanlanmıştım. Mehmet Akif Bey kalemi kağıdı bıraktı .Kalaylı bakır güğümden aldığı bir bardak suyu ağır ağıriçip bitirdi.Yazılı kağıtların ilk sayfasını eline alarak okumaya başladı:                 Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak,Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak... Büyülenmiş gibiydim. Kıpırdamadan dinliyordum Akif Bey’i... Belki bir on dakika sürdü şiirin tamamını okuması. Bitirincekâğıtları tekrar ve özenle üst üste koyup yüzüme baktı:                 - Nasıl olmuş?                 Heyecanlı;                 - Çok güzel olmuş efendim, elinize sağlık, hepsini siz miyazdınız? dedim.                 Güldü:                 - Tabii ben yazdım. Başka kim yazacak?Heyecanla eve geldim. Babam sabah namazını kıldırıp dönmüştü.                 Soluk soluğa:- Akif Bey bana son yazdığı şiiri okudu. Çok güzeldi dedim. Öyle heyecanlandım ki...”Orhan Karaveli bunları kaydettikten sonra kitabında şuaçıklamayı yapıyor: Yıllar sonra annem Kadıköy Kızıltopraktaki evimizde bana bunları anlattıktan sonra eklemişti;                 “-İstiklal Marşımızın sözlerini dünyada ilk dinleyeninben olacağını nereden bilebilirdim?                 Durali Doğan, İki Hisli Yürek. s.44-45-46
Ekleme Tarihi: 14 Mart 2022 - Pazartesi

O AKŞAM AY "HİLAL" EVRESİNDEYDİ

O AKŞAM AY

"HİLAL" EVRESİNDEYDİ

DURALİ DOĞAN

                Akşam namazını kılan Mehmet Akif divana çöker. Cebinden bir kalem, kağıt çıkarır. Astım hastası olan, zaman zaman öksürük nöbeti geçiren eşi İsmet Hatun'a seslenir;

                - Kapıyı, pencereyi aç hatun. Vatanın temiz havası dolsun evimize. Uzaklara bakmak geldi içimden.Kalkar pencereden uzaklara bakar.O akşam Ay, Hilal evresindedir. Hilal biçimi alan Ay'a çok yaklaşan Venüs Gezegeni Türk bayrağındaki formuna kavuşmuştur. Sanki şuan gökyüzünde şanlı bayrağımız dalgalanmaktadır.

                Yanı başında duran İsmet Hatun, Akif'i, Akif ise gökyüzünde bir araya gelen Hilal ile Yıldızı seyretmekte idi.Çok etkilenmiştir Mehmet Akif bu manzaradan.

                Ve İstiklal Marşı'nın ilk dizeleri dökülür dudaklarından:-Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.

                *Akif şiirini Taceddin Dergâhı’nda tamamlar ve ertesi sabah, Taceddin Sultan Camii imamı Hacı Tevfik Bey’in 15 yaşındaki kızı Raife’ye okur.. Bunu Taceddin Sultan Camii imamı Hacı Tevfik Bey şöyle anlatır:

                Akif, yukarı diktiği sol dizinin üzerinde bir şeyler yazıyordu.Raife'nin geldiğini farketmez. Yemek tepsisini bırakıp usulcaçıkmak üzereyken Raife'nin arkasından seslenir:

                - Dur kızım gitme!- Buyurun efendim.

                - Otur bakayım şuraya... Sana yeni yazdığım bir şiiri okuyacağım.Bakalım beğenecek misin?.. Sabaha kadar bununla uğraştım...

                Heyecanlanmıştım. Mehmet Akif Bey kalemi kağıdı bıraktı .Kalaylı bakır güğümden aldığı bir bardak suyu ağır ağıriçip bitirdi.Yazılı kağıtların ilk sayfasını eline alarak okumaya başladı:

                Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak,Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak... Büyülenmiş gibiydim. Kıpırdamadan dinliyordum Akif Bey’i... Belki bir on dakika sürdü şiirin tamamını okuması. Bitirincekâğıtları tekrar ve özenle üst üste koyup yüzüme baktı:

                - Nasıl olmuş?

                Heyecanlı;

                - Çok güzel olmuş efendim, elinize sağlık, hepsini siz miyazdınız? dedim.

                Güldü:

                - Tabii ben yazdım. Başka kim yazacak?Heyecanla eve geldim. Babam sabah namazını kıldırıp dönmüştü.

                Soluk soluğa:- Akif Bey bana son yazdığı şiiri okudu. Çok güzeldi dedim. Öyle heyecanlandım ki...”Orhan Karaveli bunları kaydettikten sonra kitabında şuaçıklamayı yapıyor: Yıllar sonra annem Kadıköy Kızıltopraktaki evimizde bana bunları anlattıktan sonra eklemişti;

                “-İstiklal Marşımızın sözlerini dünyada ilk dinleyeninben olacağını nereden bilebilirdim?

                Durali Doğan, İki Hisli Yürek. s.44-45-46

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sorgunmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.