Durali Doğan
Köşe Yazarı
Durali Doğan
b
 

AH ŞU ALAMANYA KİMİN HİKAYESİ ?

AH ŞU ALAMANYA KİMİN HİKAYESİ ? DURALİ DOĞAN         Yozgat’ta düzenlenen Liseler Arası Tiyatro Festivali, kırk yıl önce yazdığım “Ah Şu Alamanya” oyunu ile final yaptı. Ne büyük tevafuk ki oyunun kırkıncı yılı harika bir gösteriyle kutlandı.         Yozgat Belediyesi Büyük Sinema ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen finali; Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Selçuk Doğandemir’de izlediler.         Yozgat Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrenci ve öğretmenlerinin sahnelediği oyun büyük beğeni topladı. Oyunda emeği olan idareci, öğretmen ve sevgili öğrencilerimizi yürekten tebrik ederim.          Tiyatro Festivali’nin, bugüne kadar Türkiye'nin birçok yerinde yüzlerce kez sahnelenen “Ah Şu Alamanya” tiyatro eseri ile final yapması yazarı olarak beni çok mutlu etti.         Bu oyunu nasıl yazdım, neden çok beğenildi ondan bahsedeceğim.         Kömür deyince Zonguldak’ta Uzun Mehmet, Sorgun’da da Demirci Ahmet Usta hikayesi akla gelir.         Yıl 1957. Sorgun’un nüfusu 3000- üç bin beş yüz civarında. Ahmet Usta Karşıyaka Mahallesindeki evinin bahçesine bir su kuyusu açtırır. Kuyudan çıkan suyla beraber, siyah kis gibi toprak parçasıyla karşılaşır. “Acaba bu kömür müdür” diye merak edip anlayanlara gösterir. Bu işten anlayanlar Ahmet Usta’yı korkuturlar:         -Aman Ahmet Usta başına belayı satın alma, kömür çıkaracağız diye evinden olursun, derler. Kömür işi böylece kapanır.           Beş yıl sonra, yıl 1962. Bu sefer Ahmet Usta’nın komşusu Sündüz kadın bir su kuyusu açtırır. Yedi metrede hem su, hem de kömürü bulurlar. Birkaç parça kömür çıkarıp orada yakarlar. Haber Sorgun’a tez yayılır.         -Karşıyaka’da kömür bulunmuş, diye Sorgun bu haberle çalkalanır.         Sorgun eşrafından Erol Çetin ve İhsan Çetin ruhsat için başvuru yaparlar. Kömür mahkemelik olur. Mahkemeyi Erol Çetin ve arkadaşları kazanır. Sonra Yeni Çeltek Kömür İşletmesi’ne haklarını devrederler.         Hikaye böyle başlar.         İşte o yıllarda da Almanya’ya işçi göçü vardır. “Ah Şu Alamanya” ile Sorgun’da çıkarılan kömürün hikayesi böyle kesişir.         Ocağa işçi olarak girenler, yevmiye on liraya çalışıp, evine de her gün bir topak kömür getirerek, ocağa giremeyenler de gece ocaktan kömür kömür çalıp, pasa toplayıp satarak evini geçindirmekte idi.         Bu yaşananlar benim için değerliydi.         Kömür hırsızı Helvacının Salih'in “Almanya Kağıdı” çıkınca tahta bavulu ile Almanya'ya gidişi, karısından boşanarak orada evlendiği bir Alman kadını ile evine dönüşü ve etrafında gelişen gerçek, trajikomik olayları kurgulayarak bu hikayeyi tiyatroya aktardım.         Almanya'ya gidiş serüveniyle başlayan oyunda;  insanımızın Almanya'da yaşadığı sosyal ve kültürel uyum sıkıntıları, Avrupa’ya işçi göçünün ve göstermelik boşanmaların birçok aile faciasına nasıl sebep olduğunu, Türk insanının milli benliğinden kopuşunu, çarpıcı bir üslupla işlemeye çalıştım.         Kimi anasını, babasını, kimi üç günlük yavuklusunu, kimi beşikte bebesini bırakarak gittiler uzak gurbete. Almanya'da toprak oldu, çakıl oldu, kum oldular ve hayatlarını oraya gömdüler.         Hepsinin ortak hayali; birkaç yıl para biriktirdikten sonra Türkiye’ye dönüp, çok rahat bir hayat yaşamaktı, ama öyle olmadı.         Helvacı’nın Salih gibi dönenler oldu, ya dönemeyenler!         “ Ah Şu Alamanya” oyunu işte bu garibanların özgün hikayesidir…
Ekleme Tarihi: 03 June 2025 - Tuesday

AH ŞU ALAMANYA KİMİN HİKAYESİ ?

AH ŞU ALAMANYA

KİMİN HİKAYESİ ?

DURALİ DOĞAN

        Yozgat’ta düzenlenen Liseler Arası Tiyatro Festivali, kırk yıl önce yazdığım “Ah Şu Alamanya” oyunu ile final yaptı. Ne büyük tevafuk ki oyunun kırkıncı yılı harika bir gösteriyle kutlandı.

        Yozgat Belediyesi Büyük Sinema ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen finali; Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Selçuk Doğandemir’de izlediler.

        Yozgat Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrenci ve öğretmenlerinin sahnelediği oyun büyük beğeni topladı. Oyunda emeği olan idareci, öğretmen ve sevgili öğrencilerimizi yürekten tebrik ederim.

         Tiyatro Festivali’nin, bugüne kadar Türkiye'nin birçok yerinde yüzlerce kez sahnelenen “Ah Şu Alamanya” tiyatro eseri ile final yapması yazarı olarak beni çok mutlu etti.

        Bu oyunu nasıl yazdım, neden çok beğenildi ondan bahsedeceğim.

        Kömür deyince Zonguldak’ta Uzun Mehmet, Sorgun’da da Demirci Ahmet Usta hikayesi akla gelir.

        Yıl 1957. Sorgun’un nüfusu 3000- üç bin beş yüz civarında. Ahmet Usta Karşıyaka Mahallesindeki evinin bahçesine bir su kuyusu açtırır. Kuyudan çıkan suyla beraber, siyah kis gibi toprak parçasıyla karşılaşır. “Acaba bu kömür müdür” diye merak edip anlayanlara gösterir. Bu işten anlayanlar Ahmet Usta’yı korkuturlar:

        -Aman Ahmet Usta başına belayı satın alma, kömür çıkaracağız diye evinden olursun, derler. Kömür işi böylece kapanır.

          Beş yıl sonra, yıl 1962. Bu sefer Ahmet Usta’nın komşusu Sündüz kadın bir su kuyusu açtırır. Yedi metrede hem su, hem de kömürü bulurlar. Birkaç parça kömür çıkarıp orada yakarlar. Haber Sorgun’a tez yayılır.

        -Karşıyaka’da kömür bulunmuş, diye Sorgun bu haberle çalkalanır.

        Sorgun eşrafından Erol Çetin ve İhsan Çetin ruhsat için başvuru yaparlar. Kömür mahkemelik olur. Mahkemeyi Erol Çetin ve arkadaşları kazanır. Sonra Yeni Çeltek Kömür İşletmesi’ne haklarını devrederler.

        Hikaye böyle başlar.

        İşte o yıllarda da Almanya’ya işçi göçü vardır. “Ah Şu Alamanya” ile Sorgun’da çıkarılan kömürün hikayesi böyle kesişir.

        Ocağa işçi olarak girenler, yevmiye on liraya çalışıp, evine de her gün bir topak kömür getirerek, ocağa giremeyenler de gece ocaktan kömür kömür çalıp, pasa toplayıp satarak evini geçindirmekte idi.

        Bu yaşananlar benim için değerliydi.

        Kömür hırsızı Helvacının Salih'in “Almanya Kağıdı” çıkınca tahta bavulu ile Almanya'ya gidişi, karısından boşanarak orada evlendiği bir Alman kadını ile evine dönüşü ve etrafında gelişen gerçek, trajikomik olayları kurgulayarak bu hikayeyi tiyatroya aktardım.

        Almanya'ya gidiş serüveniyle başlayan oyunda;  insanımızın Almanya'da yaşadığı sosyal ve kültürel uyum sıkıntıları, Avrupa’ya işçi göçünün ve göstermelik boşanmaların birçok aile faciasına nasıl sebep olduğunu, Türk insanının milli benliğinden kopuşunu, çarpıcı bir üslupla işlemeye çalıştım.

        Kimi anasını, babasını, kimi üç günlük yavuklusunu, kimi beşikte bebesini bırakarak gittiler uzak gurbete. Almanya'da toprak oldu, çakıl oldu, kum oldular ve hayatlarını oraya gömdüler.

        Hepsinin ortak hayali; birkaç yıl para biriktirdikten sonra Türkiye’ye dönüp, çok rahat bir hayat yaşamaktı, ama öyle olmadı.

        Helvacı’nın Salih gibi dönenler oldu, ya dönemeyenler!

        “ Ah Şu Alamanya” oyunu işte bu garibanların özgün hikayesidir…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sorgunmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.