SARMALAMAK
Yahya Aksoy
Doğumla birlikte başlar sarıp, sarmalamak. Yaşam boyu sürer sarıp sarmalamak. İnsan hep sarılmakta ve sarmalamaktadır. Kabuğuyla sarılan yumurta akı, yumurta sarısı ya da kaplumbağanın , cevizin, fındığın kabuğunu düşününce ve kabukları kırınca öze ulaşıldığını düşününce insanın da kabuğunu kırması ile öze ulaşılabileceği düşünülebilir.
Dünyanın kendisi de kabuğu ile sarmalanmıştır. Derinlere indikçe cevherlere, zengin başka kaynaklara ulaşılmaktadır.
Demek ki gerçek değerler, kabuğun altındadır.
İnsan, öze zarar vermeden hem kendi kabuğunu kırmalı, hem de diğer nesnelerin.
Özü koruyan,saklayan, kabuktur. Kimi zaman olayları görmeyen ve oluşumları kavrayamayan , özünü, sözünü dışa vurmayan insanlar için,’Kabuğunu kıramamış’ söylemini kullanırız.
Gelişen teknolojiler, ülke ve insanları sarmalıyor.
Bilinçli, yetenekli, bilgili , yaratıcı ve çözümleyen insanı yaratamadığımız sürece bu gelişmelere karşı insanın ezildiğini görürüz. Oysa her şey insan için, insan ile…
Dağları, çimenler ve çiçekler; tarlaları da ekinler sararken, insanı da ekonomik ve sosyal sorunlar sarar. Yeryüzündeki ekonomik yarış ve çıkarların da insan için sorunlar yumağı olduğu kaçınılmaz bir gerçek olarak ortada bulunmaktadır.
İnsanlar, tekelleşmiş sermayenin, kişisel çıkarların da sarmalındadır. Ömür boyu süren bu sarmaldan insan ve toplumu sağlıklı bir konuma getirmek, sosyal bir hukuk devletinin görevi olmaktadır.
Sevgi ve hoşgörüyü yaygınlaştırmak; ekonomik ve sosyal önlemler almak, toplumsal refahı sağlamak gibi önlemlerle insan ve toplumu olumsuz sarmallardan koruyabiliriz.
Bir halk deyişinin belirttiği gibi:
‘Üşüdü gül üşüdü
Kar yağdı gül üşüdü.’
Kar yağar güller üşür, ekonomik, sosyal sorunlar çoğalır, insan üşür. Onun için bir sıcak yuva, bir bakış, çok yeterli bulunur:’Bir lokma, bir hırka…’ ‘Azıcık aşım, ağrımaz başım’ gibi…
Ülke halkının başlıca geçim kaynağı olan pancar,, çay, tütün, şeker, hayvancılık ve diğer tarımsal ürünler Avrupa Birliği tarafından sarmala alınmıştır. Yasa ve uygulamalarla giderek artan bu sarmal, zamanla sıka sıka insanımızın canını çıkarabilir. Gerçi insanımız bu konulara dayanıklıdır. Can boğazdan gelir, ve oradan çıkarmış. Boğazı sıkılan ve yaşamı sarmalanan insan, bir gün isyan edecektir. Toplumsal bunalımlar yaratacak sarmalanmalar, toplumsal sonuçları hazırlar. Halkın toplumsal güç ve direnci, ulusal varlığın en güçlü dinamiğidir. Ulusal bilinç ve direnci kıracak sarmallar, gelecek için büyük sorun ve acılar yaratabilir.
Ulusumuzun tarihi süreçte çok büyük sarmallardan kurtuluşunu anlatan pek çok örnek bulunmaktadır.
Büyük şair Akif’ in,’Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ dediği gibi ‘Düvel-i Muazzama’ nın şimdilerde, Avrupa Birliği adı altında diplomatik yollarla ülke ve ulusumuzu kendi çıkarlarına göre sarmalamaya çalışmakta olduğu görülmektedir.
Ulusal bilinci bu gibi konular üzerinde yoğunlaştırmanın tam zamanıdır.