Durali Doğan
Köşe Yazarı
Durali Doğan
b
 

SARIKAMIŞ GAZİSİ MARAŞLI ŞEYHOĞLU SATILMIŞ

SARIKAMIŞ GAZİSİ MARAŞLI ŞEYHOĞLU SATILMIŞ Durali Doğan     “Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı, Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya. İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık! Yüreğimin yaktığı ateşle havalık, Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı... Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları," …                 Şiirin en can alıcı ve en etkileyici kısımları, Faruk Nafiz'in kendi mısraları değil, şiirine alıntı yaptığı halk şiiri tarzında yazılmış dörtlüklerden oluşan kısımları idi. Gerçi hâlâ da öyledir. “Uykuya varmak için bu hazin günde, erken, Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı; Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı. Ben garip çizgilere uğraşırken baş başa Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa”Faruk Nâfiz Çamlıbel'in ünlü “Han Duvarları” şiirinde, ismi geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış, Sarıkamış'tan sağ dönen bir askerdir aslında. Yemen cephesinden Sarıkamış cephesine sevk edilen askerlerden olduğu için üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur.                 Savaş bittikten sonra köyüne, anne ve babasına dönmek için yola çıkar, ancak vereme yakalanmıştır. Ulukışla taraflarında kaldığı bir handa, köyüne ulaşamadan ölür. Ölmeden önce de hanın duvarlarına aşağıdaki dörtlükleri yazar. 1922 yılının soğuk bir Mart ayında Kayseri Lisesine atanan genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel, bir yaylı arabayla Kayseri'ye giderken aynı handa misafir kalır ve Şeyhoğlu Satılmış'ın ölmeden önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür ve ünlü "Han Duvarları" şiirine aktarır: On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan Baba ocağından yar kucağından Bir çiçek dermeden sevgi bağından Huduttan hududa atılmışım ben… Gönlümü çekse de yârin hayâli Aşmaya kudretim yetmez cibâli Yolcuyum bir kuru yaprak misâli Rüzgârın önüne katılmışım ben… Garibim namıma Kerem diyorlar Aslı'mı el almış harem diyorlar Hastayım derdime verem diyorlar Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben… "Bir kitabe kokusu duyuIuyor yazında, Korkarım, yaya kaIdın bu gurbet çıkmazında. Ey MaraşIı ŞeyhoğIu, evIiyaIar adağı! Bahtına Ianet oIsun aşmadınsa bu dağı! Az değiIdir, varmadan senin gibi yurduna, Post verenIer yabanın hayduduna kurduna! .. Arabamız tutarken Erciyes'in yoIunu:                 -Hancı, dedim, biIdin mi MaraşIı ŞeyhoğIu'nu?                 GözIeri uzun uzun burkuIdu kaIdı bende,                 Dedi:                 - Hana sağ indi, öIü çıktı geçende! ”                 Bu vatan için mücadele eden, tüm gazi ve şehitlerimizin ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Ekleme Tarihi: 09 Ocak 2024 - Salı

SARIKAMIŞ GAZİSİ MARAŞLI ŞEYHOĞLU SATILMIŞ

SARIKAMIŞ GAZİSİ

MARAŞLI

ŞEYHOĞLU SATILMIŞ

Durali Doğan

 

 

“Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,

Bir dakika araba yerinde durakladı.

Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,

Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...

Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,

Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.

İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!

Yüreğimin yaktığı ateşle havalık,

Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...

Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları,"

                Şiirin en can alıcı ve en etkileyici kısımları, Faruk Nafiz'in kendi mısraları değil, şiirine alıntı yaptığı halk şiiri tarzında yazılmış dörtlüklerden oluşan kısımları idi. Gerçi hâlâ da öyledir.

“Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,

Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken

Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;

Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı.

Ben garip çizgilere uğraşırken baş başa

Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa”Faruk Nâfiz Çamlıbel'in ünlü “Han Duvarları” şiirinde, ismi geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış, Sarıkamış'tan sağ dönen bir askerdir aslında.

Yemen cephesinden Sarıkamış cephesine sevk edilen askerlerden olduğu için üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur.

                Savaş bittikten sonra köyüne, anne ve babasına dönmek için yola çıkar, ancak vereme yakalanmıştır. Ulukışla taraflarında kaldığı bir handa, köyüne ulaşamadan ölür. Ölmeden önce de hanın duvarlarına aşağıdaki dörtlükleri yazar.

1922 yılının soğuk bir Mart ayında Kayseri Lisesine atanan genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel, bir yaylı arabayla Kayseri'ye giderken aynı handa misafir kalır ve Şeyhoğlu Satılmış'ın ölmeden önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür ve ünlü "Han Duvarları" şiirine aktarır:

On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan

Baba ocağından yar kucağından

Bir çiçek dermeden sevgi bağından

Huduttan hududa atılmışım ben…

Gönlümü çekse de yârin hayâli

Aşmaya kudretim yetmez cibâli

Yolcuyum bir kuru yaprak misâli

Rüzgârın önüne katılmışım ben…

Garibim namıma Kerem diyorlar

Aslı'mı el almış harem diyorlar

Hastayım derdime verem diyorlar

Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben…

"Bir kitabe kokusu duyuIuyor yazında,

Korkarım, yaya kaIdın bu gurbet çıkmazında.

Ey MaraşIı ŞeyhoğIu, evIiyaIar adağı!

Bahtına Ianet oIsun aşmadınsa bu dağı!

Az değiIdir, varmadan senin gibi yurduna,

Post verenIer yabanın hayduduna kurduna! ..

Arabamız tutarken Erciyes'in yoIunu:

                -Hancı, dedim, biIdin mi MaraşIı ŞeyhoğIu'nu?

                GözIeri uzun uzun burkuIdu kaIdı bende,

                Dedi:

                - Hana sağ indi, öIü çıktı geçende! ”

                Bu vatan için mücadele eden, tüm gazi ve şehitlerimizin ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sorgunmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.