Durali Doğan
Köşe Yazarı
Durali Doğan
b
 

ÖZÜ SAĞLAM, SÖZÜ SAĞLAM

Türkçüler, İstiklâl Marşı ve Âsım'ın "Çanakkale Şehitleri" bölümü dolayısıyla Âkif'e her zaman saygı göstermişlerdir. Nihal Atsız, Kızılelma Dergisindeki yazısında "Mehmet Âkif" hakkında şunları ssöylüyor:                 "Âkif, şair, vatanperver ve karakter adamı olmak bakımından mühimdir. Şairliğine kimse itiraz edemez. Onun oldukça bol manzum eserleri arasında öyle parçalar vardır ki Türk edebiyatı tarihinde ölmez mısralar arasına girmiştir. Vatanperverliği, tam ve tezatsız bir vatanperverliktir. Âkif, sözle vatanperver olduğu halde fiille bunu tekzip edenlerden değildi. Vatanperverâne şiirler yazdığı halde en sefil bir namert ve en rezil asker kaçağı hayatı yaşayanlar henüz aramızda bulunduğu için Âkif'in vatanperverliği yüksek bir değer kazanır. Karakter adamı olmak bakımından ise Âkif eşsizdir. O, daima bulunduğu kabın şeklini alan bir mayi veya cıvık bir halita değil; şeklini sıcakta, soğukta, borada, kasırgada muhafaza eden katı bir cisimdir.                 İslâmcı olmasını kusur diye öne sürüyorlar. İslâmcılık dünün en kuvvetli seciyesi ve en yüksek ülküsü idi. Bugünkü Türkçülük ne ise dünkü İslâmcılık da o idi. Esasen İslâmcılık Osmanlı Türklerinin milli mefkûresiydi. On dördüncü asırdan beri Türklerden başka hiçbir Müslüman millet, ne Araplar, ne Acemler, ne de Hintliler İslâmcılık mefkûresi gütmüş değillerdir. Bir Osmanlı şairi olan Âkif'te millî mefkûre kemaline ermiş, fakat yeni bir millî mefkûrenin doğuş zamanına rastladığı için geri ve aykırı görünmüştür. Mazide yaşayanların fikir ve mefkûreleri bize aykırı gelse bile onları zaman ve mekân şartları içinde mütalaa ettiğimiz zaman haklarını teslim etmemek küçüklüğüne düşmemeliyiz. Çanakkale şehitleri için yazdığı şiir kâfidir. Başka söz istemez. Âkif insandı, dönmedi ve öyle öldü."                 Âkif'in İslâmcılığının Birinci Dünya Harbi'nden sonra yavaş yavaş milliyetçiliğe dönüştüğü rahatlıkla söylenebilir. Koca imparatorluk dağılmıştı ve "elde kalan" yurdun aslî unsurunu, yani Türklüğü yüceltip ayağa kaldırmaktan başka çare kalmamış görünüyordu. Mesela Âsım'da, Türklükten "arslan gibi ırk", "İslâm'ın o gürbüz, o civan unsuru" diye söz etmiş, Millî Mücadele'nin en ümitsiz günlerinde yazdığı İstiklal Marşı'nda "millet" kelimesini dört, "ırk" kelimesini iki defa kullanmıştı; daha da önemlisi, "kahraman ırkım" diyordu. Daha ne desin!                 Âkif'in seciyesini anlamak için "Nevruz'a" isimli şiirini okumak bile yeter: İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum, Nevruz? Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işde gerek. Lâfı bol, karnı geniş soyları taklîd etme; Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek.
Ekleme Tarihi: 23 Şubat 2021 - Salı

ÖZÜ SAĞLAM, SÖZÜ SAĞLAM

Türkçüler, İstiklâl Marşı ve Âsım'ın "Çanakkale Şehitleri" bölümü dolayısıyla Âkif'e her zaman saygı göstermişlerdir. Nihal Atsız, Kızılelma Dergisindeki yazısında "Mehmet Âkif" hakkında şunları ssöylüyor:

                "Âkif, şair, vatanperver ve karakter adamı olmak bakımından mühimdir. Şairliğine kimse itiraz edemez. Onun oldukça bol manzum eserleri arasında öyle parçalar vardır ki Türk edebiyatı tarihinde ölmez mısralar arasına girmiştir. Vatanperverliği, tam ve tezatsız bir vatanperverliktir. Âkif, sözle vatanperver olduğu halde fiille bunu tekzip edenlerden değildi. Vatanperverâne şiirler yazdığı halde en sefil bir namert ve en rezil asker kaçağı hayatı yaşayanlar henüz aramızda bulunduğu için Âkif'in vatanperverliği yüksek bir değer kazanır. Karakter adamı olmak bakımından ise Âkif eşsizdir. O, daima bulunduğu kabın şeklini alan bir mayi veya cıvık bir halita değil; şeklini sıcakta, soğukta, borada, kasırgada muhafaza eden katı bir cisimdir.

                İslâmcı olmasını kusur diye öne sürüyorlar. İslâmcılık dünün en kuvvetli seciyesi ve en yüksek ülküsü idi. Bugünkü Türkçülük ne ise dünkü İslâmcılık da o idi. Esasen İslâmcılık Osmanlı Türklerinin milli mefkûresiydi. On dördüncü asırdan beri Türklerden başka hiçbir Müslüman millet, ne Araplar, ne Acemler, ne de Hintliler İslâmcılık mefkûresi gütmüş değillerdir. Bir Osmanlı şairi olan Âkif'te millî mefkûre kemaline ermiş, fakat yeni bir millî mefkûrenin doğuş zamanına rastladığı için geri ve aykırı görünmüştür. Mazide yaşayanların fikir ve mefkûreleri bize aykırı gelse bile onları zaman ve mekân şartları içinde mütalaa ettiğimiz zaman haklarını teslim etmemek küçüklüğüne düşmemeliyiz. Çanakkale şehitleri için yazdığı şiir kâfidir. Başka söz istemez. Âkif insandı, dönmedi ve öyle öldü."

                Âkif'in İslâmcılığının Birinci Dünya Harbi'nden sonra yavaş yavaş milliyetçiliğe dönüştüğü rahatlıkla söylenebilir. Koca imparatorluk dağılmıştı ve "elde kalan" yurdun aslî unsurunu, yani Türklüğü yüceltip ayağa kaldırmaktan başka çare kalmamış görünüyordu. Mesela Âsım'da, Türklükten "arslan gibi ırk", "İslâm'ın o gürbüz, o civan unsuru" diye söz etmiş, Millî Mücadele'nin en ümitsiz günlerinde yazdığı İstiklal Marşı'nda "millet" kelimesini dört, "ırk" kelimesini iki defa kullanmıştı; daha da önemlisi, "kahraman ırkım" diyordu. Daha ne desin!

                Âkif'in seciyesini anlamak için "Nevruz'a" isimli şiirini okumak bile yeter:

İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum, Nevruz?

Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işde gerek.

Lâfı bol, karnı geniş soyları taklîd etme;

Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sorgunmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.